Özlendin
Şimdilerde ihtimalini dahi yitirdim seninle karşılaşabilmenin
Sancımı yazdığım bu yazının hemen başında belirteyim
Seni özledim
Hiç uğramadığın şehirlerin yabancı misafiriyim şu zamanlar
Zaman, zaman zaman çabuk geçsede buralarda
Aklım sık sık adına takılıyor
Ve doğaldır ki takılı kaldığım yerde, yani adında
Adıma seslenilse dahi duyamıyorum
Adına binlerce adım uzaklıkta, adımı anlamıyorum
Senin saçlarının şeklinden bihaber kızlar geziniyor sokaklarda
Asla seni anımsatmayan
Ve ben yine iddia ediyorum ki
Her ne kullanıyorsan kokuya dair
O koku, o kokuyu teninle buluşunca alıyor
Yabancısı olduğum bu şehirlerin rüzgarları
Kokundan eser taşımıyor
Hiçbirşey senin kadar güzel kokmuyor
Ve hiç kimse benim kadar ‘kokunu birdaha alamazsam’ diye korkmuyor
Dili dilimle aynı insanlarla tanışıyorum
Kelime sarfiyatından öteye geçmeyen ayaküstü sohbetlerde
Hiçbir muhabbetin içeriği
Seninle sustuğumuz zamanlardaki kadar dahi oturmuyor içime
Şimdi burada olsaydın, ya da ben orada
Ya da ikimiz, ikimizin de yabancısı olduğu herhangi bir yerde
Düşseydik düşlediğim tebessümlerine
Binbir yalnız bakışa şahitlik etmiş bir otelin odasındayım
Ortasındayım bir aynanın sensizliğimi gösteren çerçevesinde
Çıkışı sana başlamayan yollarda kaybolmuşum
Nüfusu sen kadar eksik, ben kadar fazla bir şehir yalnızlığında
Hükümlüsüymüşüm gibi bir odaya kaydolmuşum
Oda benim dışımda, ben odanın içinde
İçim sana ayaklanmış, oturmuşum, savrulmuşum
Kendime yakıştırmadığım küfürlerden döndü bazen dilim
Dilim, dilim dilim
Sabrını ölçüyorum taşın
Çatlamasını hissediyorum tohumun
Buralarda aymıyor günİyi değil gecelerim
Hoşça kalamadım
Sevdiğim
Ben birtek seni özlemeye alışamadım
Ceketim dahi kalsın
Duvar kendisine çarpacağım kapıya yansın
İlgilenmiyorumKendimden yola çıktım
Sana geliyorum.
Mehmet ERCAN