İçimize Birer Katil Yerleştirdiler…
ÖLDÜRMEK istediğimiz ilk insanı hatırlamayız.
Ama okulun daha ilk yıllarında içimizdeki katil bir gün o yaşın düşmanını hayal dünyasında öldürüp, dayakçı okul müdürünü vurmak üzere koridora çıkar…
Babamızın evde yakındığı şefini, annelerimizi üzen gün arkadaşını bir bir vurur, uyumadan önce…
Sonra…
Sonra lisede alayla gülüşen sınıfı tarar… Kurşunlar duvar sıvalarında oyuklar açtığında, sınıftakiler kaçışırlar…
(………)
Asıl seri cinayetler áşık olduğumuzda başlar.
Sevgilinin saçını okşarken yaklaşan o iş bozucu densiz çocuk öldürülür… Gece kurulan hayallerde sevgili yüz vermediğinde…
Onu da vurur içimizdeki katil…
Hesap sormaya gelen eli sopalı babasını…
Polisleri…
(……..)
İçimizdeki katil trafikte ne çok insan öldürür bilemezsiniz. Sollayanı da, yavaş gideni de…
Yol vermeyeni de… Yol isteyeni de…
Daha biz çocukken katili yerleştirirler içimize. Uzun dişli kurt hikáyeleri ile, düşmanı kesen kahramanlık şiirleri ile, herkesi öldüren “iyi adam” filmleri ile…
Zulmün adını töre koyarak…
“Kan akıtmayı” sevap sayarak…
(……..)
İçimizdeki katil bizimle büyür…
Biz onu biraz müspet öğretilerle, biraz aklımızla, biraz merhamet-acıma duygularımızla, biraz korkuyla içimizde tutarız…
Cinayetler hayallerde kalır…
Ama kimi zaman…
Kimi zaman işte böyle gazetelerde pompalı ile önüne çıkan herkesi öldüren bir manyağın, kafası kesilmiş bir kızın ya da uzaktaki bir köydeki toplu katliamın haberlerini okuruz…
Katil hayal dünyasından kaçıp dışarı çıkmıştır…
Çocuğun içine bir katil yerleştiren “kültür” kara kara düşünür…
Boşuna…
Bekir Coşkun