SÜVEYDÂ’YA MEKTUP

Söylesene Aristo sen hiç aşık oldun mu? Beşeriyete dair söylemlerinde basiretinin merkezine mihenk taşı olarak aşkı, gönlü ve feryâtları koydun mu? Sonunda elem duyacağını bile bile her lahza aşığına koştun mu?
 
Ya sen Farabi? Elinin tersiyle herşeyi bir tarafa itip, sevdiğinle halvete çekildin mi? Denizin dibindeki mercanları gün ışığına çıkartıp aynı güzellikte seyrettin mi?Aşkın esrârını görmek için aşık olmanıza gerek yok. Bana bakın yeter, anlarsınız aşkın bir adamı ne hallere düşürdüğünü.
Arzularıma gem vuramıyorum. Onsuz mehtâbı seyretmek bile bana acı veriyor. Her görüntüsüyle gönlümü hoş eden tabiat sanki üstüne bir ferâce geçirmiş gibi. Aşina olduğum her şey bana yabancılaştı. Eskiden olsa, boş ver derdim; ama artık bende bir şeyler değişti. Önceleri, cânân adı verilenin aşığı bu kadar biçâre bırakabileceği söylense inanmazdım. Şimdi anlıyorum ki, aşık olmadan önce sahip olduklarım aslında değersizmiş.
Artık gökyüzü mavi değil, uykularım huzursuz. Adamın kıyısında âmâde bekleyen sandalıma binip, yakamozların sihriyle şiir yazmak içimden gelmiyor. Sen, asude ülkemin eşsiz çiçeği, nerdesin? Hangi aktara gitsem, senisoruyorum. Hangi çiçeği koklasam, seni soluyorum. Senden bana sirâyet eden bu kokuyu ne yapsam da çıkartamıyorum. Yüzünü görmek için çıldırıyor, sesini duymak için çırpınıyorum. Söyle Allah aşkına! Sen benim neyimsin? Sana yârim diyebilir miyim?
Artık anlıyorum ki, aşiyânımda, onu sevdiğimi bilmeyen bir yabancı var. Muhayyilemde büyüttüğüm, esrârına müptelâ olduğum bu âhuyu bir daha görmek nasip olacak mı?
Ey uykusuz gecelerimin sabahında doğan fecir, bana yol göster. Dert ortağım rüzgâr, gönlümün aşk dolu nağmelerini sevdiğime götür.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir