ŞEYTAN ZAAFLARIMIZI BILIYOR!
Ayşe Tunçayak Gündüz / Genç Haber Merkezi
Şeytan zayıf yanlarımızı bizden daha mı iyi biliyor acaba? Bence evet… Çünkü, tıkandığımız, tökezlediğimiz, ümitsizliğe düştüğümüz, karamsarlığa kapıldığımız her durumun ve hissin ardında maneviyatımız da aksıyor. Hatta tam da maneviyatımızın ortasına çörekleniyor. Bizi yerimizden kıpırdayamaz hâle getiriyor bazen.
Bir gün gözyaşları içinde gördüğüm bir arkadaşa “Hayırdır, bu ne hal? Ne oldu?” diye sordum. Gelen cevap: “Ben bundan sonra hizmet etmeyeceğim, kimse beni sevmiyor. Sevilecek biri de değilim zaten.” oldu. “Neden böyle düşünüyorsun ki?” dedim. Yaşadığı olayı anlattı. Ardından, “Bu duyguyu sık sık hisseder misin?” diye sordum. “Evet” dedi. “Kimse beni sevmiyor, ben sevilecek bir insan değilim. İğrenç birinin tekiyim. Hizmeti de sevgiyi de hak etmiyorum.” İnsan acizdir ve hata yapabilir ama hatalarımızın ardından böyle hissedersek yaşayamayız zannedersem. Bu duyguyu yaşamasının temel sebebi nedir bilmiyorum. “Ailesinden sevgi görmemiştir belki” diye sesler yükselebilir içinizden. Fakat bilemeyiz. Ancak bu konuda temel bir eksiklik hissettiği ve bunu tüm hayatına yaydığı kesin…
Dünya seni bekliyor
Ve şeytan da boş durmuyor. Sürekli dürtüyor, sürekli vesvese veriyor. “Bak işte böyle yaptılar. Sevmiyorlar işte seni. Hem, haline baksana bir de, sen sevilecek bir insan mısın?” gibi…
Bir başka örnek de, “Ben zaten yapamam” diye hiçbir işe el atmayan bir dost… Yapılacak bir iş teklif ediyorum ve biraz da teşvik için “Bak Lütfi abi ne diyor, dünya seni bekliyor.” Diyorum. “Yok ben beceremem.” Yanıtı geliyor. Ve huzursuzluklar başlıyor. Şeytan “Sen beceremezsin, beceriksizin tekisin.” diyor. Şimdi diyeceksiniz ki üzerine sorumluluk almak, uğraşmak istemiyor da olabilir diye.. Fakat ben işin iç yüzünü biliyorum. Çünkü bu durum onu üzüyor.
Kendisiyle huzursuz olan insan, yani kendisiyle ilgili şu veya bu şekilde olumsuz bir inanç geliştiren bir insan, kuvvetle muhtemel Allah’ın da kendisi hakkında böyle düşündüğüne inanıyor. Yaşadığı kötü bir olay sonucunda Rabbim beni sevmiyor diyebiliyor mesela. Elbette bu tür şeyleri zaman zaman hepimiz hissederiz. Hissetmeliyiz de belki. Ama bu, hayatın geneline yayılınca bir kısırdöngü olarak süregeliyor. Ve çıkmaza sokuyor insanı.
İnsan halife olarak yaratılmıştır
Sürekli karamsar düşünmek, nasıl olsa olamayacak, nasıl olsa bir engel çıkacak, nasıl olsa beceremeyeceğim vs gibi vesveseler bir çok şeyi engelliyor hayatımızdan. En önemlisi eşrefi mahlukat olarak yaratılmış olmamıza rağmen kendimizi önemsemiyoruz. “Benden bir şey olmaz” demek önce yaradana haksızlıktır. Çünkü insan halife olarak yaratılmıştır. Ve “bir şey” olmak için, kemale ermek için çaba sarf etmelidir. Bu süreçte şeytanın vesveselerini görebilmek gerekir. Karamsarlık gaflet sebebidir.
Haya etmek, utanmak Allah için olunca güzeldir. Eğer bu zaaf ve acziyet halindeyse şeytan bunu da çok güzel kullanır.. Kendimizi ifade edemez kendi içimizde boğuluruz mesela. Oysa kim bilir ne cevherler vardır derinlerimizde..
Yağmurlu ve soğuk bir günde bir arkadaşla yolda giderken ayakkabıları olmayan bir çocuk gördük. Babasıyla birlikte yürüyordu. Arkadaşım, “Keşke cebimdeki parayı onlara versem ama utanıyorum” dedi. Ben de o an “Bilmem ki bu utanma Allah`tan mı şeytandan mı?” dedim. Karşıdan karşıya geçecektik o sırada, sağa baktım ve başımı hemen sola çevirdim, ki arkadaşım yanımda yok. Çocuğun yanında… Mutlu ve huzurlu yanıma geldi. “Nasılsın?” dedim. “Tüy gibi” dedi.
“Ben kulumun zannı üzereyim”
Velhasılı kelam insanız ve bu satırlara sığamayacak kadar eksiklerimiz ve acizliklerimiz var. Şeytan bu yollardan sürekli vesvese vererek bizi güçsüz duruma düşürmeye çalışıyor. Çünkü bir insan kendisiyle çok fazla sorun yaşarsa, ne kendisine ne çevresine hayrı dokunuyor. Bu tür düşünceler hedeflerimizi de kısıtlıyor. Hatta insanın ibadetlerini, dualarını, Rabbiyle ilişkisini bile etkiliyor. Oysa bizim “Ben kulumun zannı üzereyim” diyen bir Rabbimiz var.
Galiba bu durumları aşmanın en kolay yolu, yaptıklarımızı Allah rızası için yapmak ve gelen olumsuz düşüncelerin şeytandan olduğunu görebilmek. Ümitsizliğe, karamsarlığa düşmemek, acizliklerimizin farkında olmak ve onların bizim için bir basamak olacağına inanmak. Ve onları aşmaya çalışmak..
İnsan acizdir, insanın sınırı vardır. Fakat Allah’ın sınırı yoktur. Dolayısıyla Allah’a sığınanın da sınırı yoktur. O isterse olmazlar olur; O istemezse olurlar olmaz olur.