Şeytanı ne kadar tanıyoruz?
Şeytanı ne kadar tanıyoruz? Ona benzememek, itaat etmemek, onun adımlarını izlememek, onu dost edinmemek için çok iyi tanımamız gerekmektedir.
Şeytan; cin taifesinden olup gözle görülmeyen, azgınlık, şer ve kötülükte çok ileri giderek insanları saptırmaya çalışan, kibirli, isyankâr ruhani varlıklar olarak tanımlanır. Kur’an ‘da iblis olarak da geçer. Şeytan ve iblis aynı varlıktır.
Kur’an, şeytanların sadece cinlerden ibaret olmadığını, insan şeytanlarının da olduğunu haber verir. [2] Şeytan, “Kur’an’da haktan uzak düşen görünür ve görünmez, somut ve soyut her varlık için kullanılmıştır.”[3]
Ebu Zer (r.a)’den bir rivâyete göre, Rasülullah (s.av.): “Ey Ebu Zer! İnsan ve cin şeytanlarının şerrinden Allah’a sığın” buyurdu. Ben de: “İnsanların da şeytanı olur mu?” dedim. “Evet” buyurdu.”[4] Hatta insan şeytanları, cin şeytanlarından daha şerlidir.
Kur’an’da belirtilen şeytana ait özellikleri kendisinde bulunduran insan, ya insan şeytanı, ya şeytanın dostu veya kardeşidir. En azından şeytanlaşmaya başlamış demektir. Allah tealanın şeytanla ilgili bütün uyarılarına rağmen insanlar şeytanca düşünce ve davranışlar sergilemektedirler.
İnsanlarda çokça görülen şeytanca özelliklerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Allah’ın emirlerine karşı gelip asi olanlar. Allah Teâlâ’nın emrine itaat etmek yerine karşı gelenler şeytanca bir tavır sergilemiş oluyorlar. Çünkü şeytan Allah’ın secde emrini yerine getirmedi. Emrine karşı geldi.[5] Özellikle namazdan yüz çevirip secdeye varmaktan kaçınanlar şeytanın isyan bayrağının taşıyıcısı olduklarını bilmelidirler.
2. Kendi yaratılışını/ırkını öne sürerek diğer insanlardan üstün olduklarını iddia edip kibre kapılanlar. Şeytan: “ben ondan daha üstünüm, beni ateşten onu topraktan yarattın”[6] diyerek asi oluşunu savunmuştur. “ilkel bir materyalizm olarak adlandırılabilecek bu tavrın en tipik özelliği, kişinin, kendi dahlinin olmadığı doğuştan gelen bir değeri üstünlük ölçüsü olarak sunmasıdır. Bu mantıkla, ben üstünüm çünkü falan ırka mensubum”, “ben üstünüm çünkü cinsiyetim şu” türü bir mantık arasında hiçbir fark yoktur. Sözün özü: şeytan ırkçılığın piridir.”[7] Üstünlük taslayarak kibirlenenler de şeytanca bir tutum sergilemektedirler.
3. Hatayı, isyanı bile bile inatla savunanlar. Şeytan İlahi emre karşı gelme hatasından dönmedi. Üstelik savunmaya kalktı.[8] Hz Âdem ise şeytanın aldatmasından sonra yaptığı hatadan dolayı tövbe etti.[9] Hatada ısrar edip hatayı savunmak şeytanca bir mantığa bürünmektir.
4. Kendi hatasını görmeyerek başkalarını suçlayıp iftira atanlar. Şeytan, Allah Teâlâ’nın emrine karşı gelişine bakmayıp, Hz. Âdemi suçlamıştır.[10] Kendi hatasını kabul etmeyip sorumluluğu başkalarına yükleyenler, iblisleşmektedirler.
5. Kendi isyanı, küfrü yetmezmiş gibi diğer insanları da aldatarak Allah’a isyanı yaygınlaştırma mücadelesinde bulunanlar. Kötülüğü, fuhşu emredenler. İnsanları hak yoldan, tevhitten saptırmak için her türlü yolu denerler. İnsanları saptırmayı gaye edinirler. Bütün varını/gücünü bu yolda harcarlar. İnsanları Allah’a ibadetten/kulluktan alıkoymaya çalışanlar, Allah’ın emir ve yasaklarını tanımayıp onları değiştirmeye kalkışanlar, kötülüğün ve çirkin işlerin, gayri ahlaki, gayri meşru ilişkilerin, zinanın, homoseksüelliğin, müstehcenliğin yaygınlaşmasını isteyenler,[11] şeytanın askerleridirler.
6. İnsanları, boş/yalan vaatlerle ve kuruntularla oyalayarak aldatanlar. İnsanları çeşitli vaatlerle, boş ümitlere bağlarlar sonuçta aldanışa sürüklerler.[12]
7. Sarhoşluk veren şeylerle ve şans oyunları aracılığıyla insanlar arasına düşmanlık ve kin tohumu saçanlar. Allah’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoyanlar.[13] bütün bunlar insan şeytanlarının istekleridir. Allah’a ibadet etmek isteyen kimseleri, ibadetlerinden alıkoymak isteyenlerde şeytanlara hizmet etmiş oluyorlar.
Şeytanca tavırlar gösteren ve şeytanın özelliklerini taşıyan insanlar, şeytanın arkadaşı/dostu ya da askeri olmaya başlamış demektir. Hâlbuki şeytanın insan üzerinde hiçbir zorlayıcı etkisi yoktur. [14] Anlaşılan o ki şeytan özellikle insan şeytanları boş durmuyor. Bizi öylesine kuşatmışlar ki…
Biz şeytanı Kur’an’ın tanıttığı gibi bilmiyoruz. İnsan şeytanlarının ve şeytana ait hasletlerin dünyada ne kadar yaygın olduğunu anlamamız için dünyada olup bitenlere bakmak yeterlidir.
Şeytanla olan düşmanlığımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Şeytanlaşma temayülünden ve insan şeytanı olmaktan kurtulmak için Allah’a sığınmaktan başka çaremiz yoktur.
“Eğer şeytânî bir dürtü seni kışkırtıp anlamsız bir öfke ve heyecana sürükleyecek olursa, hemen Allah’a sığın ve O’nun bu konudaki tavsiyelerini hatırla! Unutma ki O, her şeyi işitendir, bilendir.
Çünkü dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakınanlar, yüreklerinde insan bilincini kör eden şeytânî bir kışkırtı duyar duymaz, derhâl Kurân’daki emir ve tavsiyeleri hatırlarlar; ve işte o an, duygularının esiri olmaktan kurtulur ve gerçeği görürler.”[15] İnsan ve cin şeytanlara karşı daima uyanık olmamız lazımdır.
[1] Bakara, 2/168,208; Enam, 6/142; Yusuf, 12/5; İsra, 17/53 [2] Bakara, 2/14; Enam, 6/112; Nas, 114/6, Al-i İmran, 3/175 [3] Mustafa İslamoğlu, Hayat Kitabı Kur’an, s.1228, Düşün y. [4] Sünen-i Nesai, Kitabu-l İstiaze, 48, Elbani isnadı zayıf demiştir. Müsned, 5/178, 179, 265, Şuayb Arnavut isnadı zayıf demiştir. [5] Bakara, 2/34, Araf, 7/11 [6] Araf, 7/12 [7] Mustafa İslamoğlu, Hayat Kitabı Kur’an, s.264, Düşün y. [8] Araf, 7/12 [9] Bakara, 2/35-37 [10] Araf, 7/17 [11] Bakara, 2/169; Araf, 7/16; Nur, 24/21 [12] Nisa, 4/120; İsra, 17/64 [13] Maide, 5/90, 91 [14] İbrahim, 14/22; Hicr, 15/42 [15] Kur’an’ı Kerim Meali, Mahmut Kısa, Araf, 7/200, 201
www.epruli.com