Aşk yaşasaydı eğer!
Kays Leyla için çöle düşüp tekrar Mecnun olmaya razıydı.
Bülbül gülün dikenini yüreğine asardı.
Hüzün tarihin sayfalarında mutluluk olurdu.
Mısır sokaklarında Züleyha yalın ayak koşardı.
Taif’deki taşlar düşmezdi bu coğrafyalara…
Aşk yaşasaydı eğer!
Ayrı da olsa sen kokan tüm kelimeler Meryem tebessümüyle yazılırdı.
Kainata bakarak matemli bir gecede yıldızlar can çekişmezdi.
Harfler bir şiir kıyısında ağlamazdı…
Mülteci bakışlı sevdalar boyun bükmezdi…
Şimdi insanlar sabrı edepten sayardı…
Aşk yaşasaydı eğer!
İbrahim’in ateşiyle çoktan erirdi nemrutlaşan çehreler…
Cesaret iklimlerinde dolaşamazdı Firavun kılıklı zalimler…
Yaşardı başka sinelerde Mem-u Zin’li aşklar…
Aşk yaşasaydı eğer!
Arınmış sözlerimizin titreyişleri yalnızlığa mütebessim çığlıkları atarak miraç fezasına çıkabilirdi …
Şu kainat özgürlüğe hasret kalmış bir filistin çocuğunun umutunu alırdı ….
ipeksi düşüncelerimizin üzerine Yamaçlarımıza parçalanmış yağmurlar düşmezdi …
Sırılsıklam olmuş sukütlarımızı pul şişelerine damıtıp boğmazdık söyleyemediklerimizle…
Aşk yaşasaydı eğer!
Sağır cümlelerin topal satırlarını birbir toplayıp bir avlu köşesine yetim bırakmazdık öylece…
Hayatla uzlaşmayan militan kederlerin suçlarını mazlumlara yüklemezdik sinsice…
Ömrümüzü soğuk ülkelerin cehennem alevine feda edemezdik
Arşa bakan gözlerimiz ayetlerin serinliğini arayıp dururdu doğru yolu çizene kadar
Aşk yaşasaydı eğer!
Mat renklerle doldurup heybemizi yola koyulmazdık bir fecr vaktinde…
Çarmığa gerilmesi için avucumuzdaki uzattığımız gönlümüz gerili ağlara takılmazdı
Zehir zemberek hasret acıyla yoğrulup aciz olan hayatımızın ortasına yerleşmezdi
yorgunluklarıyla Kangren olmaya yüz tutmuş doğrularımız hüzün aleminde kanat çırpmazdı …
Aşk yaşasaydı eğer!
Dünya zaten yaşamaya değerdi..